İnsan ırkının dişisi olmak kolay bir oluş şekli değil.
Bastığın toprağa göre gelişir rengin.
Estiği yöne göre değişir sesin.
İstersen dağlar delinsin uğruna
İster adın yazılsın ağaçlara,
Sıcak iklimin sultanı,
İster karlı tepelerin lideri ol.
Neticede dişisin.
Kadere gülümser ruhun.
Amacı ‘ol’mak ve ‘ol’durmaktır.
Sızısı bol, dar anları avuç avuç,
Yürüdüğü yollar kadar dizilmiştir kelimeleri
Çantasında varlığını taşır kadın.
Verecekleri bellidir.
Alacaklarını ancak kader bilir…Bu ırkın dişisi olmak kolay bir oluş şekli değil.
Bazen kumdaki iz gibidir varlığı,
Bazen anıt olur bir meydana.
Saçları gibi özgür, gür, dağınık ve tekdir.
Bazen saçları da bıraktığı anılar gibi silinir.
Duygu tüplerini kırarlar aniden,
Aylarca kaşıyarak sırçalarını çıkarıp atar teninden.
Bazen de açan şeftali çiçekleriyle ışık olur,
Üzgün bir şehrin sisini dağıtır.Kadın olmak kolay bir oluş şekli değil.
Bir hak ediştir.
Kendine gülümserse kadın bir ışık,
Kendi derinliğinde nefessiz kalınca, karanlık olur.
Kadın kendi gibi olunca,
Ne zoru kalır hayatın ne de keskinliği fırtınanın.
Öncesi kendi, sonrası aslını kaybetmeden verecekleri olunca;
Verimli toprak gibi yeşerir,
Dişi varlık.
Doğurur.
Anları sevgiyle doldurur.
Çiçekleri açar erken baharda.
Mutlulukla parıldar hayalleri ışıkta.
Kadın kendini bulunca;
Amacı şaşmaz hayatın.
Çarklar ahenkle döner boşlukta.
Nehir gibi akar kadın varlık.
Engelleri suya bırakır, akıtır her şeyi.
Tıkanan sevgileri
Solan sözleri,
Yalan olmuş dokunuşları…
Verir akıntıya,
Seyreder,
Bir nehir kıyısında kendini.
Kendin gibi olmanın yüceliğini.
Aşar tüm yaralanmış hallerini,
Ve oksijene varır nihayet bedeni.
Bahar Korçan